Ortodontik tedavide zamanlama, problemin tipine ve şiddetine göre değişkenlik gösterir. Amerikan Ortodontistler Birliği ilk ortodontik muayenenin 7 yaşında yapılması gerektiğini öngörmektedir.
7 yaş itibariyle, daimi birinci büyük azı dişleri ve ön kesici dişlerin bir kısmı ağızda yerlerini almış olur. Dolayısıyla bu yaşta dişlerdeki kapanış ilişkisi değerlendirilip, çocuğunuzdaki mevcut tablonun normal olup olmadığı hakkında bilgi verilebilir.
7 yaşında başlayan daimi dişlenmeye geçiş süreci ortalama 12 yaşına kadar devam eder. Bu dönemde yapılan ortodontik muayeneler,problemlerin erken tespit edilebilmesi adına önemlidir. Böylece ortodontik anomalilerin oluşumu engellenebilir ya da şiddeti azaltılıp daha sonraki tedavi ihtiyacı süresi kısaltılabilir.
Karışık dişlenme döneminde yapılan ortodontik müdahaleler genellikle koruyucu ve önleyici ortodontik tedavilerdir.
Ortalama 12 yaşında ağızdaki tüm daimi dişler yerini alır. Bu yaşlar aynı zamanda çocuğun büyüme ve gelişiminin en aktif olduğu dönemdir. Dolayısıyla ortodontik tedavilerin büyük bir kısmı için en uygun zaman 12-15 yaş arasıdır.
Böylece hem büyüme ve gelişimden istifade edilerek iskeletsel problemler tedavi edilebilir, hem de kemik yapısı dişin hareketini kolaylaştıran bir formda olduğu için tedavi daha kısa sürede sonuçlandırılabilir.
Aktif büyüme dönemi ortalama olarak kızlarda 15-16, erkeklerde ise 16-17 yaşlarında sona erer.
Yetişkin bireylerde dişleri ilgilendiren çapraşıklık ve uyumsuzluklar, her yaşta ortodontik tedavi ile düzeltilebilir.
Son yıllarda ortodontik tedavi gören her 5 hastadan 1 tanesinin 21 yaş ve üzerinde olduğu belirlenmiştir. Günümüzde ortodontik tedavinin sadece çocuklara uygulanabileceği görüşü yavaş yavaş yerini, “her yaşta ortodonti” fikrine bırakmıştır.
Ortodontik tedavi yaklaşımlarında ve tedavi materyallerinde elde edilen gelişmeler, erişkin ortodontisinin yaygınlaşmasında önemli rol oynamaktadır.
Eğer yetişkin bireylerde çeneleri ilgilendiren iskeletsel bir anomali söz konusu ise, ortodontik tedaviyi destekleyen cerrahi yaklaşımlara ihtiyaç duyulabilir.